27 Mayıs 2015 Çarşamba

Şampuanlarda bulunan zararlı maddeler

Şampuanlardaki Gizli Tehlike!



Saç temizliği ve saçlı deri sorunlarının tedavisi için kullanılan şampuanlarda çeşitli etkileri artırmak ve tüketicinin daha çok beğenmesi için bazı zararlı maddeler eklenmektedir.Bunların bir kısmı benzeri kimyasallardan daha ucuz olduğu için tercih edilmektedir.
Sırdan şampuanlarda yaygın olarak kullanılan bu tür zararlı kimyasallar medikal şampuanlarda ve ucuza şampuan üretme çabasında olmayan kurumların ürettiği şampuanlarda kullanılmamaktadır.


Şampuanlardaki kimyasal maddeler ve zararları;

SLS ( Sodium Lauret Sulfate);
Kanser yapıcı etkileri olabileceği yönünde teoriler vardır bunun dışında,cildi tahriş edebilir,göze zarar verebilir ve alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

SLES ( Sodium Lauryl Ether Sulfate);
SLS gibi kanser yapıcı etkileri olabileceği yönünde teoriler vardır bunun dışında,cildi tahriş edebilir,göze zarar verebilir ve alerjik reaksiyonlara sebep olabilir

Paraben;
Koruyucu özelliğe sahiptir şampuanın son tüketiciye kadar bozulmadan kalmasını sağlar.

Tuz;
Şampuanlarda kıvam artırmak yani jöle kıvamına getirmek için kullanılır,ciddi bir zararı olmamakla birlikte saçı sertleştirir,parlaklığını azaltır ve yıpranmaya sebep olur.

Boya;
Görsel alımlılığı artırmak için kullanılır ciddi zararları olmasa da hassas ciltlerde alerji benzeri şikayet yapabilir
.
Koku (parfüm);
kullanıcının hoşuna gitmesi için çeşitli parfümler kullanılır bunların da ciddi bir zararı olmamakla birlikte kimyasal yapısı sebebiyle hassas ciltlerde kaşıntı ve alerjiye sebep olabilir.

BENZOİK ASİT ve SODYUM BENZOAT
Bir gıda koruyucusudur, maalesef hazır gıdaların çoğunda bulunmaktadır. Son dönem kozmetiklerde de kullanımı artmıştır. İngiltere Sheffield Üniversitesinin maya hücreleri üzerinde yaptığı araştırmada, sodyum benzoat (e211) adlı koruyucu maddenin, hücrelerin "güç istasyonu" olarak tanımlanan mitokondride dna hasarına yol açtığı tespit edildi. En son Coca Cola firması bu maddeyi kullandığı için özür dileyerek kullanımına son vermiştir.

PROPYLENE GLYCOL
Petrol kökenli bir hammaddedir, başta şampuanlar ve parfümler olmak üzere sık kullanım alanı vardır. Sinir sitemine ve bazı hassas organlara zarar verdiği bilinmektedir.

DİMETHİCONE (SİLİKON)
kozmetik sektöründe yoğun kullanılan bu hammadde şampuanlarda saçı yumuşatma ve parlaklık verme amacıyla kullanılır. Ancak uzun vadede saçları zayıflattığı ve döktüğü bilinmektedir.

Farmasi Kayıt işlemi




Danışman no :  067595
532/4313188

Nasıl Kayıt olunur kayıt asamaları nelerdir ? 
Farmasi Güzellik Danışman'ı olmak için formu doldurulduktan sonra sponsorunuz hemen Sizi kayıt eder. ve sonrasında: *Bilgileriniz anında işleme alınır, doğrulanır ve kaydınız gerçekleştirilir. *Cep Telefonunuza kaydınızın gerçekleştiğine dair bir mesaj ulaşır. *Katalog iki iş günü içinde verdiğiniz adrese ulaştırılır. *Telefon ve E posta aracılığı ile bütün Farmasi kampanya ve gelişmelerinden haberdar edilirsiniz. *7/24 online danışmanlarımız size günün her saatinde destek verecektir.(İnternet ortamında ve telefon aracılığı ile)

Farmasi Güzellik Danışmanı Olmak İçin Hangi Bilgiler Gerekli ?
*Ad/Soyad
*T.C. kimlik no
*Dogum tarihi (gg/aa/yy)
*Açık adres
*Cep/Ev telefonu
*E-posta adresi

Kayıt Ücreti Nedir ?
*Farmasi'ye kayıt olmak için sadece 10tl ödemeniz yeterlidir. Bu 10tl nin içerisinde size işinize yardımcı ürün/tester vs. gönderilecektir.

Kayıt Ücreti Ne Zaman Ödenir ?*Farmasi üyelik ücreti 1 TL ile 10 TL arasında herkesin verebileceği sembolik bir rakamdan oluşur.
Üyelik ücreti üye olduktan sonraki ilk siparişinize eklenir ve üyelik ücreti ile birlikte size muhakkak işinize yardımcı tester seti yada ürün gelir.


Farmasi'ye üye olurken kayıt ücretini bir kereye mahsus mu ödüyoruz yoksa her ay mı?*Farmasi kayıt ücreti bir kez ödenir. Her ay ödemeniz gereken başka hiçbir ücret yoktur.

Sipariş ve Kayıt Ücreti Ne Şekilde Ödenir ? Ödeme Şekilleri Nelerdir ?
*Kayıt ücreti, ilk siparişinizin ücreti ile beraber ödenir. Sipariş ücreti ise isterseniz kredi kartı ile nakit olarak, isterseniz siparişinizi getiren kargocuya kapıda ödeme yapabilirsiniz. Ayrıca anlaşmalı bankalarımıza havale ve eft de yapabilirsiniz.

Farmasi Danışmanı Olmanın Avantajları Nelerdir?
*Kendi ihtiyaçlarınızı %33 indirimle alabilirsiniz.
*Farmasi'nin Danışmanlarına özel indirim ve promosyonlarından yararlanabilirsiniz.
Örneğin; zaman zaman danışmanlara hediye ürünler gönderilmektedir.Size verilmiş olan bu ürünü isterseniz kullanabilir,isterseniz satabilirsiniz.Ayrıca gönderilecek ürünlerde fiyat sınırı yoktur kimi zaman pahalı ve popüler olan ürünleri de hediye olarak alabilirsiniz.
*Farmasi hayata yepyeni bir pencereden bakmanızı sağlar.Kendi paranızı kazanırsınız ve işinizi dilediğiniz saatlerde yapabilirsiniz. Bütün çalışma planınızı ve kazancınızı kendiniz belirlersiniz.
*Yeni bir sosyal çevre kazanır, güzellik eğitimlerinden faydalanabilirsiniz.
*Hem sosyalleşir hem güzelleşirsiniz.


İşe Nasıl Başlamalıyım?
*Farmasi kazanç sistemine  üye olabilmeniz için sitemizde bulunan FARMASİ ÜYELİK FORMUNU  doldurmanız gerekiyor. Doldurduktan sonra ekip liderlerimiz size dönüş yapacak ve gereken tüm bilgiyi aktaracaklardır. Farmasi ekip liderlerimize merak ettiğiniz  soruyu yöneltebilir, aklınıza takılmış tüm soruları aydınlatabilirsiniz.


Kimler Üye Olabilir?*18 yaşından gün almış reşit olmuş bay - bayan  her Türk vatandaşı, Farmasi üyesi olabilir.

Kendime Alt Üye Kaydedebilir miyim?*FARMASİ ÜYELİK FORMU muzu doldurdutan sonra üyeliği tamamlanan ve aktifleşen tüm Farmasi Üyeleri Türkiye'nin her yerinden kendi alt satış ekiplerini oluşturmak için üye kaydını internet üzerinden yapabilir.
Farmasi üye networkünüzü ne kadar çok büyük tutar ve alt ekiplerinizinde üye yapmasını sağlarsanız, satış hacminiz artacak ve daha çok gelir elde edeceksiniz.

Her Ay Sipariş Verme Zorunluluğu Varmı?Hayır. Farmasi de her ay sipariş verme zorunluluğunuz yoktur. 6 ay boyunca hiç sipariş vermemişseniz üyeliğiniz otomatik olarak düşer.

Farmasi hangi kargo ile çalışıyor ve ücretsiz kargo için en az ne kadarlık sipariş vermeliyim ?Farmasi, Aras kargo ile çalışmaktadır. 100 TL üzerindeki alışverişler için kargo ücreti alınmaz. 100 TL nin altındaki siparişlerde 7-8 TL aralığında kargo ücreti alınır. Ancak her ay Farmasi tarafından belirlenen 7-8 TL tutarındaki bir Farmasi kargo sıfırlama ürününü alarak kargoya hiç para ödemezsiniz.

Farmasi ile Ne Kadar Kazanırım?Farmasi Üyesi olduktan sonra hem ekip kurarak , hem satış yaparak , hem de ekibinizin yaptığı her satıştan kazanç sağlarsınız. Bunun için ise öncelikle çevrenizdeki en yakınlarınızdan, komşularınızdan, akrabalarınızdan başlayarak iş fırsatımızı sunarak onları da sisteme dahil edebilir ve ekibinizi genişletebilirsiniz. Facebook ,forum ve blogları kullanarak ta sosyal medya aracılığı ile Türkiye nin her yerinden kendinize üye kaydı yapabilirsiniz.
Üyeleriniz ve üyelerinizin üyeleri ile toplamdaki satış hacminiz ne kadar yüksek olursa o kadar para kazanırsınız. Burada herhangi bir sınır yoktur. (Bir çok maaşlı kişiden yüksek para kazanacağınızın garantisini verebiliriz. Çalışmadan ve sabretmeden olmaz elbette)
Farmasi'de kazancınızın limitini kendi performansınız belirlemektedir.

Sipariş Teslim süresi nedir?İnternet üzerinden saat: 14:00 e kadar verilen siparişler mesai saatleri içerisinde kargoya teslim edilir. 2 - 3 iş günü içerisinde elinizde olur.

İlk Kullanıcı Adı ve Şifremi Nasıl Alabilirim?İlk Danışman kayıtı gerçekleştiği zaman e-posta adresinize Danışman kullanıcı adı ve şifreniz gönderilmektedir.

Parolamı Unuttum?İnternet giriş şifrenizi unuttuysanız ana sayfadaki danışman giriş butonunun yanındaki "Parolamı Uuttum"u tıklayınız sisteme de kayıtlı olan e-posta adresinizi yazın şifreniz hemen E-posta adresinize gönderilecektir.

Farmasi Ürünleri Hayvanlar Üzerinde Test Yapılıyor mu?Farmasi ürünleri hayvanlar üzerinde test edilmez. Tüm Farmasi ürünleri deneyimli mühendisler, donanımlı laboratuvarlar ve hijyenik tesislerde üretilmektedir.

Farmasi Ürünlerinin Raf Ömrü Ne Kadardır?Farmasi ürünlerinin raf ömrü 36 ay ( 3 yıl ) dır.

Farmasi Ürünleri Sağlık Bakanlığı onaylımıdır?Farmasi ürünleri Sağlık Bakanlığı' nın vermiş olduğu üretim izin belgesine sahip bir kuruluştur. Tüm ürünlerimiz için Sağlık Bakanlığı' nın onayı bulunmaktadır.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

VARİS TEDAVİSİNDE AT KESTANESİ


VARİS NEDİR?



VARİS HASTALIĞI; herkesin başına gelebilecek toplar damar genişlemesine yada şişmesine denir. 
VARİS HASTALIĞI; genelde bacaklarımızın diz altında kalan bölümlerinde görünür. Erkeklerde daha az görünen bu hastalık genelde bayanlarda görünür. Bayanlarda Daha fazla görünmesinin nedeni ise erkeklerin bacak kası yapısı ile bayanların bacak kası yapılarının farklı olmasıdır.

VARİS HASTALIĞI anlamak çok basittir. Bacakların alt kısımlarında kırmızı ince çizgiler görüyorsanız sizde artık varislisiniz denebilir. Varis yüzünden etek yada şort giyen bayanların görünümleri rahatsızlık verebilir. Mutlaka tedavi edilmesi gereken bir damar hastalığıdır.

AT KESTANESİ NEDİR?
Bilimsel adı Aesculus hippocastanum L. olan at kestanesi Hippocastanaceae familyasından bir ağaç türüdür. Ana vatanı Balkan yarımadasıdır. At kestanesi ağacı 20-30 mm kadar uzanan yuvarlak tepeli bir ağaçtır. Yetişmesi için bol ışıklı bir ortam olması gerekir. Yaz başında salkımlı beyaz çiçekler açar. Meyveleri 3-4 cm çapında olup dikenlidir.

At kestanesi faydaları 


Bir çok insanın ne işe yaradığını bilmediği at kestanesinin vücut için mucizevi faydaları var. Özellikle ayaklarda oluşan varisin giderilmesine çok etkilidir. Ayrıca at kestanesinin ağrı kesici ve hücre yenileme özelliği de var. Halk hekimliğinde at kestanesi geniş yer tutuyor. Bitkinin çiçeklerinden, tohumundan ve kabuklarından hazırlanan preparatlar çeşitli romatizma hastalıklarının tedavisinde, bronşitte, toplardamarların varis genişlemelerinde, safra kesesi hastalıklarında, sindirim sürecinin bozuklukları ve geç iyileşen yaralarda kullanılır. Bunun dışında at kestanesi gözaltı şişliğini giderir, hücre duvarlarını güçlendirir, cildi erken yaşlanmadan koruyor, iltihap giderici özelliklere sahiptir. Hemoroid tedavisi için kullanılan at kestanesi doğrandıktan sonra kaynatılır ve balla tatlandırılarak yemeklerden önce birer bardak içilir. Bir diğer yöntemde ise at kestanesi havanda dövülüp günde 3 defa birer çay kaşığı olarak yutulur. At kestanesinin kabuklarından yapılan ilaçlar ateş düşürücü olarak kullanılır. Öksürük kesici özelliğe sahiptir. Vücuda güç verir. At kestanesi meyvesinden yapılan krem cildi güzelleştirir, sivilceleri iyileştirir ve ağrı kesici olarak da kullanılır. Botox etkisi yapan birçok krem, vücut bakımı ürünü ve vücut sıkıştırıcılarda büzücü özelliğinden dolayı at kestanesi bulunuyor.


Koenzim Q10

  1. Koenzim Q10 NEDİR?



Koenzim Q10 (Co-Enzyme Q10, CoQ10) organik, doğal, yağda çözünen, vitamin benzeri bir maddedir. Ubiquinone olarak da adlandırılır ve hücreler arası elektron taşıma zincirinde yardımcı bir faktördür.
Son yıllarda en popüler besin takviyelerinden biri haline gelmiştir. Koenzim Q10’un temel aktivitesi enerji üretiminde, enzimlerle bir arada çalışarak hücrelerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayarak kaslara güç vermesidir. Her hücrede özellikle kalp hücrelerinde bolca bulunur. Kalp-damar rahatsızlıkları ve kas erimesi olan kişilerde Koenzim Q10 düzeyinin düşük olduğu belirlenmiştir.

kOZMETİK VE CİLT BAKIMINDA Q10 

Güçlü antioksidan etkisi ve serbest radikallerin cilt yüzeyinde görülen etkilerini azaltması koenzim Q10’un özellikle son yıllarda pek çok cilt bakım ürününde kullanılan bileşenlerden biri olmasını sağladı. Tabii bu tip kozmetik ürünleri harici olarak krem şeklinde kullanmak yerine koenzim Q10 düzeyini doğru bir beslenme programıyla artırmak cilt için daha faydalı.



Bilinen en eski besin desteklerinden biri olan ‘Co-enzym Q10’ cilt bakım endüstrisinde yeni bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Vücunuzda zaten bulunan bu doğal maddenin miktarı siz yaşlandıkça azalmaktadır. Ağız yolu ile besin desteği olarak kullanılmasının insan ömrünü uzatıcı etki gösterebileceği hep düşünülmüş, ama henüz kanıtlanmamıştır. Araştırmalar, yaşı 30’un üzerinde olanların çoğunun ciltlerinde yeteri kadar Co-Q10’nin bulunmadığını göstermektedir. Cildin yaşlanma sürecinde karşılaştığı pek çok sorun (kollojen ve elastin üretiminde azalma, serbest radikal zararalanmasında artma...) bu azalma ile ilişkili olabilir. Cilde doğrudan tatbik edilen Co-Q10 cilt yaşlanmasını yavaşlatmakta, onarımı desteklemektedir.



19 Mart 2015 Perşembe

TRİCLOSAN'IN ZARARLARI


TRİCLOSAN İÇEREN ÜRÜNLERLE GELEN BÜYÜK TEHLİKE!…


Sabun, diş macunu, traş krem ve losyonları, deodorantlar, beden ve bulaşık deterjanları, ıslak mendiller ve dudak boyası gibi çeşitli kozmetiklerde mikropları önlemek için kullanılan triklosan maddesinin kas fonksiyonlarını ve iskelet yapısını olumsuz etkilediği ortaya çıktı.
Triklosan nedir?

Triklosan, mikrop bulaşmasını önlemek veya azaltmak için özellikle antibakteriyel sabunlar, diş macunları, deodorantlar, tıraş losyonları, kozmetikler ve başka pek çok ürüne katılan bir maddedir. 2001’ de yapılan bir araştırmaya göre triklosan ve ona benzer bir ürün olan triklokarbon Amerika’ da sıvı sabunların yüzde 76’ sı ve kalıp sabunların yüzde 26’ sında bulunmaktadır. Bu oranların bugün çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Son senelerde mutfak aletleri, oyuncaklar, yatak takımları, çoraplar, elbiseler, alışveriş torbaları, bilgisayar klavyeleri gibi ürünlerde de yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Maddenin zararları şöyle: 
 - Klorla birleştiğinde kloroform gibi kanserojen maddelerin oluşmasına neden oluyor.  - Bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına sebep oluyor.  - Hormonlar üzerinde bozuçu bir etkisi, ayrıca vücuttan atılmaları çok yavaş olup tabiatta da çok uzun süre kalıyorlar. - Çocuklarda alerji ve egzamaya neden olabilir



Triclosanla ilgili ilk alarm, 2000 yılında İsveç hükümeti, gereksiz yere triclosan kullanımını engellemek istediğinde ortaya çıktı. Bu kimyasal, lağımda, balıkta ve anne sütünde bulununca, İsveç’teki bayiler raflarından bu maddeyi kaldırdılar. Bu tutum İngiliz uzmanları tarafından da desteklendi ve İngiltere’deki ana bayiler bu kimyasaldan kurtulmaya karar verdiler. Triclosanın her gün kullanılan bir madde olması üstünde düşünülmesi gereken bir durum. Triclosanın yaygın kullanımı, bakterinin antibiyotiklere karşı dirençli hale gelmesine ve reçeteli ilaçların bakteriyel enfeksiyonlarla savaşamamasına neden olur diye endişelere sebep olmuştu İsveçli uzmanları asıl endişelendiren, bu maddenin anne sütünde ve çevrede bulunması oldu. riclosan adlı kimyasalı içeren ürünleri imal eden firmalar, bu kimyasalın güvenilir olduğunu iddia etseler de, United States Environmental Protection Agency (EPA) (Amerikan Çevre Koruma Vakfı), onu böcek zehiri olarak kaydetti.

Bu bileşimin kimyasal formülü ve molekül yapısı dünyadaki en zehirli kimyasalların bazılarıyla benzer özellikler taşıyor.

16 Mart 2015 Pazartesi

Floridli Diş Macunlarının Zararları

Diş macununda kimyasal zehir




Dişlerini fırçalayan küçük çocukların genelde macunu yuttuğunu söyleyen uzmanlar, "Yüksek dozda flor, kansere ve zeka geriliğine neden olabilir. 5-6 yaş öncesi çocuklara macun kullandırtmayın" dedi

Dünya Sağlık Örgütü’nün güvenli bulduğu aralık olan 0,5 – 1.7 mg/lt.nin üzerinde olduğu saptanmış.

Florür neden zararlı?

1. Biyobirikim
Biyobirikim, belirli bir kimyasalın vücutta birikme eğilimine verilen teknik isim. Florür, biyobirikimli kimyasalların arasında. Sağlıklı bir kişi, her gün aldığı florürün %50 – 60’ını idrar yoluyla vücudundan atıyor. Geri kalanıysa kemiklerde ve beyinde birikiyor. Bebek ve çocuklarsa aldıkları florürün sadece %20’sini vücuttan atabiliyor. Kemiklerde biriken florür miktarı hayat boyu artış gösteriyor.

2. Üreme sistemi
Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde, yüksek dozlarda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre , şebeke suyunda 3 mg/lt. ve daha fazla florür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğünü belirlemiş. Bir başka araştırmaysa, yine yüksek florürlü bölgelerde yaşayan erkeklerde ortalamanın altında testosteron hormonu tespit etmiş.

3. Beyin (merkezi sinir sistemi)
Florürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu belgeleyen onlarca araştırma var. Florürün beyinde biriktiğine, davranış değişikliklerine yol açabildiğine ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yol açabildiğine dair bulgular var.
İçme suyunun florürlenmesini destekleyenler, bu çalışmalarda çok yüksek dozda florür kullanıldığını savunsalar da, florürün biyobirikimli olduğunu unutmamak gerekli.

4. Düşük IQ
Çin, İran, Hindistan ve Meksika’da yapılan 24 ayrı çalışmada, vücuttaki florür miktarıyla IQ arasında ters bağıntı olduğu ortaya konmuş. İçme suyundaki 1 mg/lt. florür artışının, 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuş.

5. Erken ergenlik
Florürün merkezi sinir sistemi dışında da olumsuz etkileri var. Florür aynı zamanda pineal bezini olumsuz etkiliyor. Bu bez, pek çok başka işlevin yanı sıra, büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumlu. Yapılan araştırma (PDF), içme suyuna florür katılan bölgelerde kız çocukların, florür kullanılmayan bölgelere kıyasla 5 ay önce âdet gördüğünü ortaya koymuş.

6. Tiroid hormonları
Florürün tiroid bezini de olumsuz etkilediği bildiriliyor. Ukrayna’da yapılan bir çalışmada, 2,3 ml/lt. düzeyinde florürün tiroit hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiş. Hatta bu etki o kadar tutarlıymış ki, 20. yüzyıl ortalarında hipertiroidizmi (aşırı aktif tiroid bezi) olanlara florür tedavisi önerilmiş.

7. Romatizma
Skeletal florozis, florürün kemiklerde birikmesiyle ortaya çıkan ve romatizma benzeri belirtilere yol açan bir rahatsızlık. İşin kötüsü, belirtileri romatizmayla karıştırılabildiğinden, erken safhada teşhis koyulması oldukça güç. Belirtiler ışığında doktorlar genellikle romatizmadan şüphelendikleri için, aslında son derece basit bir şekilde (florür alımını keserek) tedavi edilebilecek rahatsızlık, uzun yıllar tedavi edilmeyebiliyor.

8. Kemik erimesi
Florür, kemiklerde birikiyor. Florürün sağlık üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmalardan birine göre, içme suyuna florür katılan bölgelerdeki çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiş. Benzer şekilde, Meksika’da yapılan bir araştırma  (PDF), diş macunundaki florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bağıntı olduğunu ortaya çıkarmış.
Florür neden zararlı?
1. Biyobirikim
Biyobirikim, belirli bir kimyasalın vücutta birikme eğilimine verilen teknik isim. Florür, biyobirikimli kimyasalların arasında. Sağlıklı bir kişi, her gün aldığı florürün %50 – 60’ını idrar yoluyla vücudundan atıyor. Geri kalanıysa kemiklerde ve beyinde birikiyor. Bebek ve çocuklarsa aldıkları florürün sadece %20’sini vücuttan atabiliyor. Kemiklerde biriken florür miktarı hayat boyu artış gösteriyor.
2. Üreme sistemi
Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde, yüksek dozlarda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş. ABD’de yapılan bir araştırma, şebeke suyunda 3 mg/lt. ve daha fazla florür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğünü belirlemiş. Bir başka araştırmaysa, yine yüksek florürlü bölgelerde yaşayan erkeklerde ortalamanın altında testosteron hormonu tespit etmiş.
3. Beyin (merkezi sinir sistemi)
Florürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu belgeleyen onlarca araştırma var. Florürün beyinde biriktiğine, davranış değişikliklerine yol açabildiğine ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yol açabildiğine dair bulgular var.
İçme suyunun florürlenmesini destekleyenler, bu çalışmalarda çok yüksek dozda florür kullanıldığını savunsalar da, florürün biyobirikimli olduğunu unutmamak gerekli.
4. Düşük IQ
Çin, İran, Hindistan ve Meksika’da yapılan 24 ayrı çalışmada, vücuttaki florür miktarıyla IQ arasında ters bağıntı olduğu ortaya konmuş. İçme suyundaki 1 mg/lt. florür artışının, 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuş.
5. Erken ergenlik
Florürün merkezi sinir sistemi dışında da olumsuz etkileri var. Florür aynı zamanda pineal bezini olumsuz etkiliyor. Bu bez, pek çok başka işlevin yanı sıra, büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumlu. Yapılan araştırmalar (PDF), içme suyuna florür katılan bölgelerde kız çocukların, florür kullanılmayan bölgelere kıyasla 5 ay önce âdet gördüğünü ortaya koymuş.
6. Tiroid hormonları
Florürün tiroid bezini de olumsuz etkilediği bildiriliyor. Ukrayna’da yapılan bir çalışmada, 2,3 ml/lt. düzeyinde florürün tiroit hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiş. Hatta bu etki o kadar tutarlıymış ki, 20. yüzyıl ortalarında hipertiroidizmi (aşırı aktif tiroid bezi) olanlara florür tedavisi önerilmiş.
7. Romatizma belirtileri
Skeletal florozis, florürün kemiklerde birikmesiyle ortaya çıkan ve romatizma benzeri belirtilere yol açan bir rahatsızlık. İşin kötüsü, belirtileri romatizmayla karıştırılabildiğinden, erken safhada teşhis koyulması oldukça güç. Belirtiler ışığında doktorlar genellikle romatizmadan şüphelendikleri için, aslında son derece basit bir şekilde (florür alımını keserek) tedavi edilebilecek rahatsızlık, uzun yıllar tedavi edilmeyebiliyor.
8. Kemik erimesi
Florür, kemiklerde birikiyor. Florürün sağlık üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmalardan birine göre, içme suyuna florür katılan bölgelerdeki çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiş. Benzer şekilde, Meksika’da yapılan bir araştırma (PDF), diş macunundaki florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bağıntı olduğunu ortaya çıkarmış.
- See more at: http://www.zehirsizev.com/anne-cocuk/florurun-8-zarari-ve-florurden-korunma-yollari/#sthash.jLX6wvxd.dpuf

Florür neden zararlı?
1. Biyobirikim
Biyobirikim, belirli bir kimyasalın vücutta birikme eğilimine verilen teknik isim. Florür, biyobirikimli kimyasalların arasında. Sağlıklı bir kişi, her gün aldığı florürün %50 – 60’ını idrar yoluyla vücudundan atıyor. Geri kalanıysa kemiklerde ve beyinde birikiyor. Bebek ve çocuklarsa aldıkları florürün sadece %20’sini vücuttan atabiliyor. Kemiklerde biriken florür miktarı hayat boyu artış gösteriyor.
2. Üreme sistemi
Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde, yüksek dozlarda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş. ABD’de yapılan bir araştırma, şebeke suyunda 3 mg/lt. ve daha fazla florür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğünü belirlemiş. Bir başka araştırmaysa, yine yüksek florürlü bölgelerde yaşayan erkeklerde ortalamanın altında testosteron hormonu tespit etmiş.
3. Beyin (merkezi sinir sistemi)
Florürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu belgeleyen onlarca araştırma var. Florürün beyinde biriktiğine, davranış değişikliklerine yol açabildiğine ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yol açabildiğine dair bulgular var.
İçme suyunun florürlenmesini destekleyenler, bu çalışmalarda çok yüksek dozda florür kullanıldığını savunsalar da, florürün biyobirikimli olduğunu unutmamak gerekli.
4. Düşük IQ
Çin, İran, Hindistan ve Meksika’da yapılan 24 ayrı çalışmada, vücuttaki florür miktarıyla IQ arasında ters bağıntı olduğu ortaya konmuş. İçme suyundaki 1 mg/lt. florür artışının, 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuş.
5. Erken ergenlik
Florürün merkezi sinir sistemi dışında da olumsuz etkileri var. Florür aynı zamanda pineal bezini olumsuz etkiliyor. Bu bez, pek çok başka işlevin yanı sıra, büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumlu. Yapılan araştırmalar (PDF), içme suyuna florür katılan bölgelerde kız çocukların, florür kullanılmayan bölgelere kıyasla 5 ay önce âdet gördüğünü ortaya koymuş.
6. Tiroid hormonları
Florürün tiroid bezini de olumsuz etkilediği bildiriliyor. Ukrayna’da yapılan bir çalışmada, 2,3 ml/lt. düzeyinde florürün tiroit hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiş. Hatta bu etki o kadar tutarlıymış ki, 20. yüzyıl ortalarında hipertiroidizmi (aşırı aktif tiroid bezi) olanlara florür tedavisi önerilmiş.
7. Romatizma belirtileri
Skeletal florozis, florürün kemiklerde birikmesiyle ortaya çıkan ve romatizma benzeri belirtilere yol açan bir rahatsızlık. İşin kötüsü, belirtileri romatizmayla karıştırılabildiğinden, erken safhada teşhis koyulması oldukça güç. Belirtiler ışığında doktorlar genellikle romatizmadan şüphelendikleri için, aslında son derece basit bir şekilde (florür alımını keserek) tedavi edilebilecek rahatsızlık, uzun yıllar tedavi edilmeyebiliyor.
8. Kemik erimesi
Florür, kemiklerde birikiyor. Florürün sağlık üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmalardan birine göre, içme suyuna florür katılan bölgelerdeki çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiş. Benzer şekilde, Meksika’da yapılan bir araştırma (PDF), diş macunundaki florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bağıntı olduğunu ortaya çıkarmış.
- See more at: http://www.zehirsizev.com/anne-cocuk/florurun-8-zarari-ve-florurden-korunma-yollari/#sthash.jLX6wvxd.dpuf
Florür neden zararlı?
1. Biyobirikim
Biyobirikim, belirli bir kimyasalın vücutta birikme eğilimine verilen teknik isim. Florür, biyobirikimli kimyasalların arasında. Sağlıklı bir kişi, her gün aldığı florürün %50 – 60’ını idrar yoluyla vücudundan atıyor. Geri kalanıysa kemiklerde ve beyinde birikiyor. Bebek ve çocuklarsa aldıkları florürün sadece %20’sini vücuttan atabiliyor. Kemiklerde biriken florür miktarı hayat boyu artış gösteriyor.
2. Üreme sistemi
Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde, yüksek dozlarda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş. ABD’de yapılan bir araştırma, şebeke suyunda 3 mg/lt. ve daha fazla florür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğünü belirlemiş. Bir başka araştırmaysa, yine yüksek florürlü bölgelerde yaşayan erkeklerde ortalamanın altında testosteron hormonu tespit etmiş.
3. Beyin (merkezi sinir sistemi)
Florürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu belgeleyen onlarca araştırma var. Florürün beyinde biriktiğine, davranış değişikliklerine yol açabildiğine ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yol açabildiğine dair bulgular var.
İçme suyunun florürlenmesini destekleyenler, bu çalışmalarda çok yüksek dozda florür kullanıldığını savunsalar da, florürün biyobirikimli olduğunu unutmamak gerekli.
4. Düşük IQ
Çin, İran, Hindistan ve Meksika’da yapılan 24 ayrı çalışmada, vücuttaki florür miktarıyla IQ arasında ters bağıntı olduğu ortaya konmuş. İçme suyundaki 1 mg/lt. florür artışının, 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuş.
5. Erken ergenlik
Florürün merkezi sinir sistemi dışında da olumsuz etkileri var. Florür aynı zamanda pineal bezini olumsuz etkiliyor. Bu bez, pek çok başka işlevin yanı sıra, büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumlu. Yapılan araştırmalar (PDF), içme suyuna florür katılan bölgelerde kız çocukların, florür kullanılmayan bölgelere kıyasla 5 ay önce âdet gördüğünü ortaya koymuş.
6. Tiroid hormonları
Florürün tiroid bezini de olumsuz etkilediği bildiriliyor. Ukrayna’da yapılan bir çalışmada, 2,3 ml/lt. düzeyinde florürün tiroit hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiş. Hatta bu etki o kadar tutarlıymış ki, 20. yüzyıl ortalarında hipertiroidizmi (aşırı aktif tiroid bezi) olanlara florür tedavisi önerilmiş.
7. Romatizma belirtileri
Skeletal florozis, florürün kemiklerde birikmesiyle ortaya çıkan ve romatizma benzeri belirtilere yol açan bir rahatsızlık. İşin kötüsü, belirtileri romatizmayla karıştırılabildiğinden, erken safhada teşhis koyulması oldukça güç. Belirtiler ışığında doktorlar genellikle romatizmadan şüphelendikleri için, aslında son derece basit bir şekilde (florür alımını keserek) tedavi edilebilecek rahatsızlık, uzun yıllar tedavi edilmeyebiliyor.
8. Kemik erimesi
Florür, kemiklerde birikiyor. Florürün sağlık üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmalardan birine göre, içme suyuna florür katılan bölgelerdeki çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiş. Benzer şekilde, Meksika’da yapılan bir araştırma (PDF), diş macunundaki florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bağıntı olduğunu ortaya çıkarmış.
- See more at: http://www.zehirsizev.com/anne-cocuk/florurun-8-zarari-ve-florurden-korunma-yollari/#sthash.jLX6wvxd.dpuf


Hyaluronic Acid HA

Cilt Bakımında Hyaluronic Acid





Cilt dokusu kollajen protein lifler, elastin lifler ve polisakkarit yapılardan oluşur. Yaşlanma ve dış etmenlere bağlı olarak cilt doku elastikiyetini kaybeder.  Cilt dokusunda gevşemeler ortaya çıkar ayrıca cildin nem tutma kabiliyeti ve yoğunluğu azalır.

Hyaluronik asit, cildin nem dengesini koruyarak nemlendirici etkisi ile cilt sağlığının devamına yardımcı olur. Yaşlanmayla ortaya çıkan cilt dokunda ki gevşeme ve kırışıklıkların azaltılmasına destek sağlar. 

Hyaluronic Acid (HA) aslında vücutta doğal olarak bulunan bir madde.. En önemli özelliklerinden biri ise vücutta çok fazla nem tutması.Cildin en büyük nem deposu ve nem kaynağı hyaluron acid’dir. Bebek gibi cilt; . evet bebekler de hyaluronic acid mevcudu, yüzde yüzdür. İlerleyen yaşlarda, yani 25 yaşlardan sonra bu özellik azalır ve 30’lu yaşlarda hyaluronic acid üretimi yavaşlar. İlk kırışıklıklar belirginleşmeye başlar ve sonraki yaşlarda ise, hyaluronic acid üretimi iyice yavaşlar. Önce kırışıklıklar derinleşir, yüz ovalin de aşağıya  doğru düşmeler başlar.

Geçen her yılla birlikte vücutta seviyesi azalan maddelerden biri olan HA seviyesinin azalmasıyla cilt, nem tutma kabiliyetini yitiriyor ve kaçınılmaz olarak da vücudumuzdaki istenmeyen görüntü olan kırışıklıkları meydana getiriyor.